Bebeğiniz için en iyi besin anne sütüdür
bg

Ayrılık Kaygısı

Ayrılık Kaygısı Ne Zaman Başlar?

Ayrılık Kaygısı genellikle 8 ay civarında yükselişe geçer. Çocuklar, bu evrede ebeveynlerinin kendisinden farklı bireyler olduğunu iyice idrak eder. Ebeveynlerinin onlarla olmaması durumda terkedildiklerini ve ebeveynlerinin asla geri dönmeyeceklerini hissederler. Ayrılık kaygısı her çocukta farklı sürelerde devam edebilir. Çocuklar gelişim dönemlerine göre ayrılık kaygısına farklı tepkiler gösterebilir. Çocuğunuzun ayrılık kaygısı yaşaması, çocuğunuzun gelişiminin bir parçasıdır ancak bu durum çocuğunuzun günlük hayatını etkilemeye başlamaması önemlidir.

Ayrılık Kaygısı İle Nasıl Başa Çıkılır?

Okul dönemi öncesinde çocuk sık sık annesiyle ayrılık sürecini prova ediyor olur. Bu dönemde, çocuğun yaşadığı ayrılık kaygısıyla sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmesini sağlayabilmek için, çocuğu olası ayrılığa hazırlamak büyük önem taşır. Örneğin, bir anne günlük bir işi için dışarı çıkması ve çocuğu bir başkasıyla bırakması gerektiğinde çocuğa şunları söyleyebilir: “Ben birazdan gideceğim. Senin öğle uykundan önce eve dönmüş olurum.” Zaman kavramı henüz yerleşmemiş olan çocuk için “hava kararmadan”, “öğle uykundan uyandığın zaman” gibi ifadeler çocuğa daha anlaşılır gelecektir.

Anne çocuğun yanından ayrılırken döneceğine söz vermeli ve gidiş sahnesini çok uzatmadan oradan ayrılmalıdır. Dönüşteyse verdiği sözü tuttuğunu çocuğa hatırlatmalıdır. Bu davranış birkaç kez tekrarlandığında ve aynı şekilde sürdürüldüğünde alışılan bir durum haline gelir. Bu yaklaşım, gelecekteki olası bir ayrılık sürecinde çocuğun anneye güvenmesinin temelidir. Bununla birlikte, okul öncesi süreçteki ayrılık durumlarında da olduğu gibi, net cümleler kurmak ve ayrı geçirilen dönemden sonra tekrar birleşileceğine yönelik bilgi vermek çocuk için çok önemlidir. Sadece çocuklar için değil, ebeveynler için de çocuklarından ayrılmak oldukça zordur. Hatta bazen çocuklar ebeveynlerinin ayrılığa yönelik kaygısını görerek daha da kaygılanırlar. Bu sebeple, her ne kadar kaygılanırsak kaygılanalım, çocuğun güvende hissedebilmesi için bu kaygıyı ona çok fark ettirmemekte fayda vardır.

Biz ne kadar rahat ve net olursak, çocuğun da bu süreçle başa çıkabilmesi o kadar kolay olur. Ayrıca, uzatılan ayrılık sahneleri ayrılmayı daha da zorlaştıracağı için, ayrılma sürecini kısa tutmak önemlidir. Bu sebeple de, yeri geldiğinde, çok zor olsa bile arkamızı dönüp gitmemiz gerekebilir. Fakat dikkat edilmesi gereken önemli bir başka nokta, vedalaşmadan ve çocuk fark etmeden gitmeye çalışmamak veya tutulamayacak sözler vermemektir. Temel güven duygusunu oluşturmaya yönelik sevgi dolu bir ilişki ve güvenli bir aile ortamı, korkuyu kabul etmek ve saygılı şekilde dinlemek, çocuğu mantıklı açıklamalarla ikna etmeye ve rahatlatmaya çalışmak başlıca uygun tutumlar.

• Çocuğun okulda rahat bir uyum sureci geçirmesi ve burada mutlu olabilmesi için öncelikle anne ve babanın bu konuda rahat olması, kararlı ve tutarlı davranması gerekmektedir. Ayrıca görerek öğrenmeyi engellemek de gerekmek de. Yani kendi korkularımızı kontrol altında tutmaya çalışmak önemli. Çocuk annesini her böcek gördüğünde koltuğun tepesine zıplamış görüyorsa doğal olarak bu korkuyu hemen satın alır. Çocuğun ateşi çıktığında anne kontrolünü kaybediyorsa çocuk hasta olmaktan çok korkar. Ne de olsa annesi bu kadar telaşlandığına göre kendisini koruyamayacak demektir. Çocuk ve ebeveyn arasındaki duygular bir etkileşim yaratır. Bu durum kaygılar için de geçerlidir. Bu nedenle ayrılma sürecinin sizde yarattığı duygusal etkiyi ona belli etmemeye çalışın. Çocuğunuzu okula bırakırken o gün ne kadar eğleneceğini ve okul bitince tekrar evine döneceğini, onu okuldan sizin alacağınızı anlatın.

• Vedalaşmalar gerekli açıklamalar yapılarak kısa süreli tutulmalıdır ve duygusal sahnelerden kaçınılması gerekmektedir. Ayrılıkların doğal olduğunun ve ayrıldıktan sonra tekrar bir araya gelineceğinin hissettirilmesi önemlidir. Çocuğunuza "Görüşmek üzere", "Ben gidiyorum" vb. açıklamalar yapmadan kaçar gibi gidilmesi, çocuğunuza kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissettirecektir. Bunların yapılması, anneyle çocuk arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir ve daha sonrasındaki benzer durumlarda çocuğun aşırı tepkiler vermesine yol açabilir. Aslında basit ama yapılması en zor olan şeydir. Gitmeden önce çocuğunuzu öpün, sarılın, okul bitince tekrar gelip onu alacağınızı hatırlatın ve gidin. Bu ayrılık anını çocuğun itirazlarına göre bekleyerek, biraz daha okulda kalarak uzatmak, sadece onun size hoşça kal demesini daha fazla zorlaştıracak, kaygısını artıracaktır.

• Çocuğunuz ağlıyor ve sizi bırakmak istemiyor ise "Ağlamak ne kadar ayıp, sakın ağlama, büyüdün sen artık, büyük çocuklar ağlamaz" gibi çocuğun davranışlarını kabul etmediğinizi belirten cümleler kullanılmamalıdır

• Okulda olmak istemediğinden dolayı onu suçlamadan, korkusu ve gözyaşlarıyla alay etmeden anlaşıldığı hissettirilmelidir

• Evde yaptırılamayan şeyler için "Şunu yapmazsan seni öğretmenine söylerim!" gibi cümleler söylenerek okulun tehdit aracı olarak kullanılmaması gerekmektedir. Bu tutum çocuğun öğretmeninden korkmasına sebep olacağı gibi anne-baba otoritesini de sarsan bir yaklaşımdır. 

• Çocuğunuz onu takdir ettiğinizi ve okula başladığı için onunla ne kadar gurur duyduğunuzu hissetmelidir

• Önemli bir hastalık veya sorunu olmadığı sürece çocuğun okula devam etmesi, yani alışma sürecinde uzun ayrılık dönemlerinin olmaması, sürecin kesintisiz ilerlemesini sağlamaktadır.

• Okula ve öğretmenlerine duyulan güven, çocuğa da hissettirilmelidir. Öğretmeninden çocuk ile ilgili bilgilerin, o yanında yokken alınmasına dikkat edilmelidir. Her anne-babanın, çocuğunu emanet edeceği okulu seçmesinin haklı bir nedeni vardır. Bu nedenle okulunuzdaki öğretmenlere güvenmelisiniz, zira okul öncesi öğretmenleri çocukları iyi tanır. Okula başlama süreci konusunda deneyimlidirler ve çocukların kaygılarını giderme, onları sakinleştirme konusunda birçok yöntem bilirler.  

• Bir ayrılma rutini oluşturun: Çocuklar için rutinler çok önemlidir. Belli bir ayrılma rutini, çocuğunuzun okula daha rahat gelmesini sağlayabilir. Bu nedenle her hoşça kal diyeceğiniz zaman tekrarlayacağınız, çocuğunuz ve size özel bir diliniz olsun. Bu küçük bir tokalaşma, size özel bir kelime ya da bir öpücük olabilir.

• Ayrılma sürecini birlikte aşın: Çocuğunuzu okulda kalmaya ikna etmek için çeşitli pazarlıklar yapmaya ya da sizden ayrıldığında verdiği tepkilere şahit olmamak için hızlıca okuldan uzaklaşmaya çalışmayın. Aslında ayrılma kaygısının üstesinden gelmenin en etkili yolu onunla birlikte yüzleşmektir. Birçok çocuk annelerinden ayrılıp sınıfa girdikten çok kısa süre sonra sakinleşir ve günlük rutine döner. Âdeta 5 dakika önce annesini bırakmakta direnen, ağlayan çocuklar onlar değildir. Kaygı ile yüzleşebildiğimizde görürüz ki ağlama tepkileri birkaç gün içerisinde azalır ve son bulur.

 • Okula başka birisinin getirmesini deneyin: Eğer çocuğunuz anneden (ya da çoğunlukla okula getiren kişiden) ayrılmakta çok güçlük çekiyorsa, bir değişiklik yapın ve onu okula daha kolay ayrılabileceği birinin getirmesini deneyin. 

• Okuldan almak için gecikmeyin: Çocuklar için okula geliş ve gidiş saatleri çok önemlidir. Okul çıkış saatlerinde uzun süre sınıfta yalnız kalan bir çocuk okulda unutulduğunu, kimsenin onu almaya gelmeyeceğini, evinin yolunu bulamayacağını düşünebilir.

• Gerilemelere hazırlıklı olun: Çocuğunuz okula başladıktan sonra yaşayabileceği hastalık dönemleri ve tatiller gibi süreçler çocuğun okul adaptasyonunda gerilemelere yol açabilir ve siz tekrar başa döndüğünüzü düşünüp, endişelenebilirsiniz. Korkmayın! Bu gerilemeler kararlı tutum sergilediğiniz takdirde genellikle 1-2 gün içinde geçecektir. 

• Kendi çocukluğunuzu anlatın: Çocuğunuza kendi okul hikayenizi ya da kaygı duyduğunuz ama üstesinden geldiğiniz bir olayı anlatmak yardımcı olabilir. Okula gitmesini neden istediğiniz, orada neler yapacağı, ne kadar eğleneceği hakkında konuşun. Ancak bunu yaparken korkularını ve kaygılarını hafife almayın, okul bittiğinde mutlaka gelip onu alacağınızı ya da evde buluşacağınızı hatırlatın.

 

Psikolog Nurseli Uzun