Kız-Erkek İkiz Bebek İsimleri
Doğacak ikiz bebekleriniz için en içinize sinen isimleri mi arıyorsunuz? Siz de doğum yaklaşırken isimlerin ne olacağına karar vermeye çalışan ebeveynlerdenseniz, Kız-Erkek İkiz Bebek İsimleri listemizde birçok seçenek bulabilirsiniz.
Bebeklerinizin cinsiyetini öğrendikten sonra şimdi sıra hem kız hem de erkek bebeğiniz için isim bulmaya geldi. Kız-Erkek ikiz bebeklerinize isim olarak aklınızda birçok seçenek olmasına rağmen hala net bir karar verememiş olabilirsiniz. Haklısınız çünkü bebeklerinizin hayatı boyunca taşıyacağı isimleri bulmak heyecanlı olmanın yanı sıra biraz da zor bir süreç.
İşte sizin için zor ama bir o kadar da keyifli olan bu uğraşta yardımcı olacak detaylı bir liste hazırladık. Kız-Erkek İkiz Bebek İsimleri listemiz ile hangi tarzda olursa olsun ikiz bebeklerinize uygun birçok seçenek bulabileceksiniz. İşte alfabetik sırayla sizler için hazırladığımız Kız-Erkek İkiz Bebek İsimleri ve anlamları…
A HARFİ
Ada-Ege
Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire.
Ege: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
Ada-Mahir
Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire.
Mahir: Hünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
Ahu-Ahmet
Ahu: 1. Ceylan, karaca. 2. Güzel, ince, zarif kadın. 3. Parlak, güzel bakışlı. 4. Güzellerin gözü.
Ahmet: Övülmeye layık, övülmüş.
Alin-Alp
Alin: 1. Yüce, asil, soylu 2. Aydınlık, parlak 3. Dürüst, adil.
Alp: 1. Yiğit, kahraman, cesur, bahadır kimse. 2. Eski Türklerde kullanılan bir unvan.
Ayla-Ali
Alya: 1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
Ali: 1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Orun bakımından en üstün.
Arzu-Rıza
Arzu: 1. İstek, dilek. 2. Heves.
Rıza: Hoşnutluk, memnuniyet.
Asya-Arda
Asya: 1. Doğu.2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.
Arda: 1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Asya-Atlas
Asya: 1. Doğu.2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.
Atlas: Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
Ayça-Aytaç
Ayça: 1. Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, hilal. 2. Bayrak ve sancak direklerinin tepesindeki pirinçten yapılmış ay yıldızlı süs, alem.
Aytaç: Ay gibi parlak taç takmış olan.
Ayla-Ayaz
Ayla: 1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
Ayaz: 1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
Aylin-Ceyhun
Aylin: 1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
Ceyhun: Tevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri.
Azra-Kayra
Azra: 1. El değmemiş bakire kız. 2. Delinmemiş inci. 3. Ayak basılmamış kum. 4. Medine’nin diğer bir adı. 5. Hz. Meryem’e verilen ad.
Kayra: Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
B HARFİ
Begüm-Kaan
Begüm: 1. Hanım, hanımefendi. 2. Hint prenseslerine verilen unvan.
Kaan: 1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Bennu-Berk
Bennu: 1. Tepeli turna. 2. Hayali bir kuş.
Berk: 1. Sağlam, kuvvetli. 2. Katı, sert. 3. Şiddetli. 4. Hızlı. 5. Orman. 6. Ar. Şimşek. 7. Yaprak.
Beren-Aren
Beren: 1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
Aren: 1. Çölde bulunan en parlak ve gösterişli kum. 2. Çöl kumu. 3. Parlak kum tanesi.
Beren-Baran
Beren: 1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
Baran:1. Varan, ulaşan.2. Yüce, ulu.
Beren-Eren
Beren: 1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
Eren: 1. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 2. Deneyimli, akıllı kimseler. 3. Dost. 4. Hayırlı çocuk.
Beren-Kerem
Beren: 1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
Kerem: 1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
Beril-Barış
Beril: 1. Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat. 2. Temiz, pak, 3. Arınmış, temizlenmiş.
Barış: 1. Barışma işi. 2. Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.3. Böyle bir antlaşmadan sonra insanlık tarihindeki süreç.4. Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.
Berra-Barış
Berra: Takva sahibi, dindar, töreye sadık.
Barış: 1. Barışma işi. 2. Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.3. Böyle bir antlaşmadan sonra insanlık tarihindeki süreç.4. Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.
Beste-Berke
Beste: 1. Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin tümü. 2. Bağlanmış, bitiştirilmiş.
Berke: Kamçı.
Bilge-Bilgehan
Bilge: Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
Bilgehan: Bilgili hükümdar.
Birce-Erce
Birce: Tek, eşsiz, biricik.
Erce: 1. Er gibi, ere yakışır biçimde.2. Erken, erken olarak.
Buket-Mert
Buket: Çiçek demeti.
Mert: 1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
Burcu-Umut
Burcu: 1. Güzel koku, ıtır. 2. Sakız ağacının tomurcuğu.
Umut: Ummaktan doğan güven duygusu, ümit.
Burçak-Burak
Burçak: Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.
Burak: Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Burçin-Burak
Burçin: Geyik, dişi geyik.
Burak: Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Buse-Burak
Buse: Öpücük, öpme, öpüş.
Burak: Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Buse-Emre
Buse: Öpücük, öpme, öpüş.
Emre: 1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş.
C HARFİ
Candan-Hakan
Candan: İçten, yürekten, samimi.
Hakan: 1. Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan.2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan.
Cansu-Can
Cansu: Can suyu, yaşam veren su.
Can: 1. Ruh. 2. Güç, dirilik. 3. İnsanın kendi varlığı, özü. 4. Gönül. 5. Çok içten, sevimli, şirin kimse.
Cemre-Cem
Cemre: Şubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
Cem: 1. Hükümdar, şah. 2. İran mitolojisinde şarabı bulan. 3. Ar. Toparlanma, bir araya gelme.
Cemre-Emre
Cemre: Şubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
Emre: 1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş.
Ceren-Cem
Ceren: Ceylan.
Cem: 1. Hükümdar, şah. 2. İran mitolojisinde şarabı bulan. 3. Ar. Toparlanma, bir araya gelme.
Ceren-Eren
Ceren: Ceylan.
Eren: 1. Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.
Ceylan-Alparslan
Ceylan: Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif, memeli hayvan.
Alparslan: 1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
Ç HARFİ
Çağla-Çağan
Çağla: 1. Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. 2. "Coşkulu ol" anlamında kullanılan bir ad.
Çağan: 1. Bayram. 2. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. 3. Doğan kuşu.
Çağın-Baran
Çağın: Yıldırım, şimşek.
Baran: Yağmur.
Çiçek-Toprak
Çiçek: Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Çiğdem-Çelem
Çiğdem: Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği.
Çelem: Yiğit. Şalgam.
Çimen-Eren
Çimen: Kendiliğinden yetişmiş çim.
Eren: 1.Ermiş. 2.Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse.
D HARFİ
Defne-Çınar
Defne: Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Çınar: 1. Boyu 30 metreye ulaşabilen, kalın dallı, çok uzun ömürlü bir ağaç türü. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse.
Demet-Davut
Demet: 1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
Davut: 1. Sevgili, aziz.2. Sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamber.
Demet-Mehmet
Demet: 1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
Mehmet: 1. Övülmüş. 2. Hz. Muhammed'in adlarından biri.
Deniz-Derya
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Derya: 1. Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok.
Deniz-Toprak
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Deniz-Yıldız
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Yıldız: 1. Gökyüzündeki ışıklı gök cisimlerinin her biri. 2. Baht, talih, yazı.
Derin-Aren
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Aren: 1. Çölde bulunan en parlak ve gösterişli kum. 2. Çöl kumu. 3. Parlak kum tanesi.
Derin-Dalan
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Dalan: 1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
Derin-Deniz
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Derin-Efe
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Efe: 1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey. 3. Kabadayı.
Derin-Emir
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Emir: 1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
Derya-Deniz
Derya: 1. Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Derya-Derviş
Derya: 1. Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok.
Derviş: 1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
Destan-Devran
Destan: Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope.
Devran: 1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı.
Dicle-Fırat
Dicle: 1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
Fırat: 1. Asurca. Geniş akarsu. 2. Far. Geçit veren, üstünden geçmeye uygun. 3. Türkiye ve Suriye’nin doğu bölgelerini sulayan, Irak’ı aşan, Dicle ırmağıyla birleşerek Basra körfezine dökülen büyük nehir.
Dilber-Serdar
Dilber: Gönlü alıp götüren güzel.
Serdar: Askerin başı, kumandan, komutan.
Dilek-Doruk
Dilek: Dilenen, istenen şey.
Doruk: 1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
Doğa-Doruk
Doğa: 1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doruk: 1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
Dolunay-Doğukan
Dolunay: Ayın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Doğukan: Doğudan olan kimse.
E HARFİ
Ebru-Bora
Ebru: 1. Kaş. 2. Kâğıt süslemeciliğinde kullanılan, mottifli boyama yöntemi.
Bora: Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına.
Ece-Ege
Ece: 1. Kraliçe. 2. Güzel kadın. 3. Büyük kardeş. 4. Ana.
Ege: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
Eda-Erdem
Eda: 1. Davranış, tavır. 2. Naz, işve.
Erdem: Ahlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
Efsun-Ege
Efsun: Büyü, sihir.
Ege: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
Ekin-Erkin
Ekin: 1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.
Erkin: Hiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.
Elif-Baran
Elif: 1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Baran: 1. Varan, ulaşan. 2. Yüce, ulu.
Elif-Efe
Elif: 1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Efe: 1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey. 3. Kabadayı.
Elif-Yusuf
Elif: 1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Yusuf:1. İnleyen, ah eden. 2. İnilti.
Elmas-Enes
Elmas: 1. Mücevher olarak kullanılan saydam, değerli taş. 2. Çok sevgili ve değerli.
Enes: Soylu Arap atı, küheylan.
Elif-Emin
Elif: 1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Emin: 1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Kuşkusu olmayan.
Eslem-Erhan
Eşlem: Allah'a teslim olan kişi, günahsız ve de çok değerli kimsedir.
Erhan: Yiğit hükümdar.
Esra-Berat
Esra: En çabuk, pek çabuk.
Berat: 1. Nişan, rütbe. 2. Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nda bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu.
Esra-Emre
Esra: En çabuk, pek çabuk.
Emre: 1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş.
Esra-Hamza
Esra: En çabuk, pek çabuk.
Hamza: 1. Aslan, güçlü adam. 2. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in amcası.
Esra-Tuğra
Esra: En çabuk, pek çabuk.
Tuğra: Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret.
Evrim-Devrim
Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.
Devrim: Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
Eylül-Behlül
Eylül: Yılın dokuzuncu ayı.
Behlül:1. Çok güldüren, şakacı. 2. Hayırsever, iyi adam.
F HARFİ
Fulya-Araz
Fulya: Nergisgillerden bir bitki ve onun güzel renkli, kokulu çiçeği.
Araz: 1. Esenlik, mutluluk. 2. Sel, akıntılı su. 3. Bir tür ot. 4. Soğuk. 5. Belirti, işaret.
Fidan-Toprak
Fidan: 1. Yeni yetişen ağaç veya ağaççık. 2. Ağacın kökünden çıkan. 3. İnce uzun, narin, zarif.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Füsun-Ongun
Füsun: Büyü
Ongun: 1. Eksiksiz, tam. 2. Verimli, bol. 3. Kutlu, uğurlu, beğenilen kimse. 4. Kurtulmuş, onmuş. 5. Gelişmiş, gürbüz. 6. Bayındır.
Filiz-Poyraz
Filiz: 1. Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün. 2. İnce uzun, zayıf, narin kız.
Poyraz: 1. Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâr. 2. Kuzey yönü.
Feza-Uzay
Feza: Gök
Uzay: 1.Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân. 2.Bütün gök cisimlerinin içinde bulunduğu sınırsız boşluk.
G HARFİ
Gamze-Kuzey
Gamze:1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
Kuzey: 1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Gaye-Gökalp
Gaye: Amaç, erek, hedef.
Gökalp: Mavi gözlü yiğit.
Gizem-Ekrem
Gizem: Aklın erişemediği veya çözülemeyen şey, sır.
Ekrem: 1. Çok cömert, eli çok açık. 2. Çok onurlu.
Gizem-Görkem
Gizem: Aklın erişemediği veya çözülemeyen şey, sır.
Görkem: 1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
Gökçe-Göktuğ
Gökçe: 1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.
Göktuğ: Savaşmayı seven kimse.
Göksel-Gökben
Göksel: Gökle ilgili, semavi.
Gökben: Eski Türklerde gök Tanrısı.
Gül-Cenk
Gül: Katmerli, kokulu çiçekleri olan, pek çok türleri bulunan gülgillerin örnek bitkisi.
Cenk: Savaş.
Gülşah-Fatih
Gülşah: Gül dalı.
Fatih: 1. Fetheden, zafer kazanan. 2. Açan, kapılar açan. 3. Osmanlı Padişahı II. Mehmet'in lakabı.
Güneş-Toprak
Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Güneş-Umut
Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.
Umut: Ummaktan doğan güven duygusu, ümit.
H HARFİ
Hande-Batuhan
Hande: Gülüş, gülme.
Batuhan: Üstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
Hatice-Hasan
Hatice: Erken doğan kız çocuğu.
Hasan: 1. Güzel. 2. İyi ve hayırlı iş.
Hilal-Bilal
Hilal: Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
Bilal: 1. Su gibi ıslatan.2. Islaklık.
Hilal-Halil
Hilal: Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
Halil: Sadık, samimi, dost.
Hare-Zade
Hare: Cam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.
Zade: 1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam
Hayat-Ömür
Hayat: 1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.
Ömür: Yaşam
I HARFİ
Irmak-Arda
Irmak: Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
Arda: 1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Ilgın-Rüzgar
Ilgın: 1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaççık. 2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce. 8. Konya'nın bir ilçesi.
Rüzgar: Havanın yer değiştirmesiyle oluşan esinti, yel.
Irmak-Deniz
Irmak: Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Işık-Şafak
Işık: 1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
Şafak: Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Itır-Çığır
Itır: Güzel koku. Itır çiçeği
Çığır: 1. Çığın kar üzerinde açtığı yol. 2. İz. 3. Taşlı yol, patika. 4. Yenilikçi akım.
İ HARFİ
İdil-Kerem
İdil: 1. Volga Nehri'ne Türklerin verdiği isim. 2. Aşkla ilgili olup köy ve kır yaşayışını anlatan kısa şiir veya yazı. 3. Yun. İçten ve saf aşk.
Kerem: 1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
İlke-İlhan
İlke: 1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
İlhan: 1. Hükümdar, imparator. 2. Eskiden Moğol İmparatorlarına verilen san.
İlke-Kerem
İlke: 1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
Kerem: 1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
İnci-Demir
İnci: İstiridye gibi kimi kabuklu deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.
Demir: 1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden. 2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
İnci-İsmail
İnci: İstiridye gibi kimi kavkılı deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.
İsmail: 1. Tanrı'yı işiten.2. Kutsal kitaplarda adı geçen, İbrahim Peygamberin oğlu olan İbrani peygamberi.
İrem-Emir
İrem: 1. Cennete benzetilerek yapılan bahçe. 2. Efsanelerde, masallarda ve edebiyatta adı geçen mutluluk simgesi olan şehir veya bahçe. 3. Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.
Emir: 1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
İrem-Erdem
İrem: 1. Cennete benzetilerek yapılan bahçe. 2. Efsanelerde, masallarda ve edebiyatta adı geçen mutluluk simgesi olan şehir veya bahçe. 3. Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.
Erdem: Ahlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
İlkim-İlkiz
İlkim: İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkiz: İkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı.
K HARFİ
Kiraz-Onur
Kiraz: Gülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Onur: 1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
Kubilay-İlay
Kubilay: Ünlü bir hükümdar.
İlay: Ülkenin en güzeli.
Kürşat-Gülşah
Kürşat: 1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.
Gülşah: Gül dalı.
Kumsal-Deniz
Kumsal: Göl ve deniz kıyılarında bulunan kum taneciklerinden oluşan alanın ismi.
Deniz:1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Kıvılcım-Ateş
Kıvılcım: 1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
Ateş: 1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.2. Coşkunluk.
L HARFİ
Leman-Okan
Leman: Parlama, parıldama.
Okan: Anlayışlı.
Laden-Eren
Laden: 1. Lâdengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen beyaz veya pembe çiçekli bir bitki 2. Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık.
Eren: 1. Ermiş. 2.Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse.
Lâl-Efdal
Lal: 1.Parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan değerli bir taş. 2. Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş.
Efdal: 1. Çok erdemli, çok faziletli. 2. En iyi, üstün.
Lale-Ege
Lale: Çiçekleri kadeh biçiminde olan, türlü renklerde süs bitkisi.
Ege: Veli.
Latife-Efe
Latife: Şaka.
Efe: 1.Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek. 2.Ağabey. 3. Kabadayı.
M HARFİ
Melis-Deniz
Melis: 1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok, bol.
Melis-Mert
Melis: 1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
Mert: 1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
Meriç-Tuna
Meriç: Kuş iskeleti.
Tuna: 1. Çok, bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli.
Merve-Emre
Merve: 1. Çakıl taşı. 2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Emre: 1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş.
Merve-Sefa
Merve: 1. Çakıl taşı. 2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Sefa: 1. Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. 2. Eğlence, zevk, neşe.
Meryem-Ethem
Meryem: 1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Ethem: Karayağız at.
Meryem-Mesut
Meryem: 1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Mesut: Mutlu, sevinçli, bahtiyar.
Meyra-Tolga
Meyra: Işık saçmak, parlamak.
Tolga: Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
Mira-Arda
Mira: Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata.
Arda: 1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Mira-Emir
Mira: Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata.
Emir: 1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
Mira-Kayra
Mira: Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata.
Kayra: Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Miray-Mirza
Miray: Ay gibi ışık saçan bey.
Mirza:1. İranlılara özgü "beyzade" anlamında bir soyluluk sanı. 2. Bir yıldızın adı.
Müge-Efe
Müge: İnci çiçeği.
Efe: 1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey. 3. Kabadayı.
Müge-Ege
Müge: İnci çiçeği.
Ege: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
N HARFİ
Naz-Ayaz
Naz: Kendini beğendirmek için yapılan davranış, cilve.
Ayaz: 1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
Nehir-Aras
Nehir: 1. Akarsu, ırmak. 2. Çok, bol, fazla.
Aras: 1. Kendisininmiş gibi sahip çıkılan, bulunmuş mal. 2. Doğu Anadolu’da bir ırmak.
Nehir-Ayaz
Nehir: 1. Akarsu, ırmak. 2. Çok, bol, fazla.
Ayaz: 1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
Nazlı-Yankı
Nazlı: Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı.Özen isteyen, nazik.
Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda.
Nevres-Ezel
Nevres: Yeni yetişen, genç, körpe.
Ezel: Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman, öncesizlik.
O HARFİ
Oya-Ira
Oya: 1. Genellikle ipek ibrişim kullanılarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel. 2. İnce, güzel, nazik.
Ira: 1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş.
Oya-Kayra
Oya: 1. Genellikle ipek ibrişim kullanılarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel. 2. İnce, güzel, nazik.
Kayra: Yüksek tutulan veya sayılan birinden gelen iyilik, lütuf, ihsan, atıfet, inayet.
Okyanus-Deniz
Okyanus: Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Oylum-Ongun
Oylum: İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş.
Ongun: 1. Eksiksiz, tam. 2. Verimli, bol. 3. Kutlu, uğurlu, beğenilen kimse. 4. Kurtulmuş, onmuş. 5. Gelişmiş, gürbüz. 6. Bayındır.
Orkide-Toprak
Orkide: Çiçeklerinin güzelliği nedeniyle seralarda yetiştirilen değerli bir süs bitkisi.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Ö HARFİ
Özden-Ozan
Özden: 1. Soyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse. 2. Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili. 3. Suların geçtiği yer, su geçidi. 4. Özsu.
Ozan: 1. Şiir yazan, şair. 2. Halk şairi. 3. Şakacı, güzel ve tatlı konuşan.
Özge-Özgür
Özge: 1. Başka. 2. Yabancı. 3. İyi, güzel. 4. Şakacı. 5. Cana yakın, sıcakkanlı.6. Yürekli, gözü pek.
Özgür: 1. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan. 2. Tutuklu olmayan, hür. 3. Başkasının kölesi olmayan. 4. Bağımsız.
Özlem-Görkem
Özlem: Bir kimse veya bir şeye duyulan aşırı görme, kavuşma arzusu, hasret.
Görkem: 1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
Öykü-Ozan
Öykü: 1. Ayrıntılarıyla anlatılan olay. 2. Hikâye
Ozan: Şair
Özgün-Özgür
Özgün: 1. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal. 2.Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan.
Özgür: 1.Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, hür. 2.Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan.
P HARFİ
Pınar-Çınar
Pınar: Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak.
Çınar: 1. Boyu 30 m.ye ulaşabilen, kalın dallı, çok uzun ömürlü bir ağaç türü. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse.
Pelin-Selim
Pelin: Bileşikgillerden, yapraklarında acı, ıtırlı bir madde bulunan, hekimlikte ve içki yapımında kullanılan bir bitki.
Selim: 1.Doğru, dürüst, kusursuz. 2.Sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil.
Püren-Egemen
Püren: 1. Kimi ağaçlarda, yapraklardan ayrı olarak süren ince yaprak. 2. Çalılık ve sık otlu yerler. 3. Sarı, kırmızı çiçek açan ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir tür ot. 4. Meşe ağacı filizi.
Egemen: 1.Yönetimini hiçbir kısıtlama veya denetime bağlı olmaksızın sürdüren, bağımlı olmayan, hükümran, hâkim. 2.Sözünü geçiren, üstünlük kazanan.
Peren-Kerem
Peren: Ülker yıldızı.
Kerem: 1.Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet. 2.Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf.
Pelit-Çınar
Pelit: 1.Meşe ağacı. 2.Bu ağacın meyvesi, palamut.
Çınar: 1. Boyu 30 m.ye ulaşabilen, kalın dallı, çok uzun ömürlü bir ağaç türü. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse.
R HARFİ
Rüya-Baha
Rüya: 1. Düş. 2. Hayal, umut.
Baha: 1. Ar. Güzellik, zariflik. 2. Ar. Parıltı. 3. Far. Kıymet, değer, paha.
Rüya-Eray
Rüya: 1. Düş. 2. Hayal, umut.
Eray: Ay'ın hilal durumu, yeni ay.
Rüçhan-Kağan
Rüçhan: 1. Üstünlük. 2.Yeğlik. 3. Öncelikli.
Kağan: Hanların bağlı olduğu devlet başkanı, hakan, imparator.
Reyhan-Hakan
Reyhan: Güzel kokulu bir süs bitkisi, fesleğen.
Hakan: 1. `Hükümdarlar hükümdarı` anlamında kullanılan bir unvan. 2.Osmanlı padişahlarına verilen unvan.
Reyhan-Yaman
Reyhan: Güzel kokulu bir süs bitkisi, fesleğen.
Yaman: 1.Güç, etki veya beceri bakımından alışılmışın üzerinde olan kimse. 2.Kötü, korkulan. 3.Alışılmadık, olağanın dışında.
S HARFİ
Sare-Süha
Sare: 1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.
Süha: Büyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
Selen-Aslan
Selen: 1. Müjde.2. Varlık, bolluk.
Aslan: 1.Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü. 2. Gürbüz, yiğit adam.
Selin-Metin
Selin: 1. Övün.2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
Metin: Sağlam, dayanıklı, güçlü.
Selin-Yasin
Selin: 1. Övün.2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
Yasin: Kur'an surelerinden biri.
Serpil-Serdar
Serpil: "İyi geliş, büyü, güzelleş" anlamında kullanılan bir ad.
Serdar: Askerin başı, kumandan, komutan.
Sevda-Arda
Sevda: 1. Aşk, sevgi. 2. İstek, heves, arzu. 3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık.
Arda: 1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Simay-Gökay
Simay: Gümmüş gibi parlak güzel.
Gökay: Mavi gözlü kimse.
Sinem-Kerem
Sinem: "Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim" anlamında kullanılan bir ad.
Kerem: 1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
Sinem-Mert
Sinem: "Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim" anlamında kullanılan bir ad.
Mert: 1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
Su-Ateş
Su: Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
Ateş: 1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık. 2. Coşkunluk.
Ş HARFİ
Şevval-Kemal
Şevval: Hicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
Kemal: 1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik. 2. En yüksek değer.
Şimal-Kuzey
Şimal: Kuzey.
Kuzey: 1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Şebnem-Kerem
Şebnem: Çiy.
Kerem: 1.Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet. 2.Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf.
Şiir-Ozan
Şiir: 1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi. 2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.
Ozan: Şair.
Şule-Ateş
Şule: Alev, yalım.
Ateş: 1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.2. Coşkunluk.
T HARFİ
Tanem-Toprak
Tanem: Benim tanem, bir tanem, biriciğim anlamlarında kullanılır.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Tuğba-Tuğrul
Tuğba: 1. Güzellik, iyilik, hoşluk. 2. Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç.
Tuğrul: Yırtıcı bir kuş.
Tülin-Ümit
Tülin: 1. Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.
Ümit: Ummaktan doğan güven duygusu, ümit.
Tuvana-Arda
Tuvana: Güçlü, kuvvetli.
Arda: 1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Tulu-Şafak
Tulu: Güneşin doğması, doğuşu.
Şafak: Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Tuba-Bora
Tuba: Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç.
Bora: Genellikle arkasından yağmur getiren sert rüzgâr.
U HARFİ
Umay-Umut
Umay: 1. Orhun Yazıtları´nda geçen, çocukları ve hayvan yavrularını koruduğuna inanılan kadın Tanrı. 2. Devlet kuşu.
Umut: Ummaktan doğan güven duygusu, ümit.
Ulun-Yüce
Ulun: 1. Büyük, yüce. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü.
Yüce: Yüksek, büyük, ulu, ulvi.
Umut-Bulut
Umut: Ummaktan doğan duygu, ümit.
Bulut: Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan birbirinden ayrılan yığın
Umar-Çağlar
Umar: Çare, çıkar yol.
Çağlar: Çağlayan.
Ulunay-Onur
Ulunay: Değerli, saygın, erdemli kimse.
Onur: 1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
Ü HARFİ
Ülker-İlker
Ülker: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım.
İlker: İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
Ülfet-Saffet
Ülfet: 1. Alışma, kaynaşma. 2. Görüşme, konuşma. 3. Dostluk, arkadaşlık.
Saffet: Temizlik, arılık.
Ülkü-Öncü
Ülkü: Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey.
Öncü: 1.Önden gelen, önde olan, artçı karşıtı. 2.Önde gidip haber ulaştıran kimse. 3.Önder, kılavuz.
Ümit-Seyit
Ümit: Umut
Seyit: 1.Bir topluluğun ileri gelen kişisi. 2.Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse.
Ülger-Ender
Ülger: 1. Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. 2. Vecize.
Ender: Çok az, çok seyrek, az bulunan.
V HARFİ
Vuslat-Fuat
Vuslat: 1. Ulaşma, yetişme. 2. Kavuşma, sevgiliye kavuşma.
Fuat: Gönül, kalp, yürek.
Vicdan-Volkan
Vicdan: Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
Volkan: Yanardağ.
Venüs-Uzay
Venüs: Çoban Yıldızı.
Uzay: Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk.
Vedia-Vefa
Vedia: Saklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan emanet.
Vefa: Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı.
Vuslat-Şems
Vuslat: Sevgiliye kavuşma.
Şems: Güneş.
Y HARFİ
Yağmur-Bulut
Yağmur: Havadaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Bulut: Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.
Yağmur-Deniz
Yağmur: Havadaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok, bol.
Yağmur-Rüzgar
Yağmur: Havadaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Rüzgar: 1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.
Yaprak-Toprak
Yaprak: Bitkilerin solunumunu sağlayan, çoğunlukla yeşil ve türlü biçimlerdeki bölümü.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Yaren-Eray
Yaren: Arkadaş, yakın dost.
Eray: Ay’ın hilal durumu, yeni ay.
Yaren-Eren
Yaren: Arkadaş, yakın dost.
Eren: 1. Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.
Yaren-Eymen
Yaren: Arkadaş, yakın dost.
Eymen: 1. Daha uğurlu, daha bereketli. 2. Sağ tarafta olan.
Yasemin-Emin
Yasemin: Beyaz, kırmızı veya sarı renkli, kokulu çiçekler açan bir ağaççık.
Emin:1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Kuşkusu olmayan.
Yeliz-Yağız
Yeliz: Güzel, aydınlık, havadar.
Yağız: 1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan.
Z HARFİ
Zeliha-Talha
Zeliha: Su perisi.
Talha: Zamk ağacı.
Zerrin-Derin
Zerrin:1. Altından yapılmış. 2. Altın gibi sarı, parlak. 3. Fulya
Derin: 1.Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan. 2.Yüzeyden içeri inen. 3.Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan.
Ziynet-Haşmet
Ziynet: Süs, bezek.
Haşmet: Görkem.
Zeren-Kerem
Zeren: Anlayışlı, kavrayışlı, zeki.
Kerem:1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
Zülal-Kemal
Zülal: Saf, tatlı, hafif, güzel, soğuk su.
Kemal: 1.Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik. 2.Eder, tutar.
Zeria-Tulga
Zeria: Vesile, bahane, sebep, fırsat.
Tulga: Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
Dünyaya getireceğiniz Kız-Erkek İkiz bebeklerinize isim koymak, onların yaşamı boyunca kullanacağı kelimeyi seçmek çok da kolay değil. Bu süreçte ikizlerinize daha kolay isim seçmek için Erkek Bebek İsimleri ile Kız Bebek İsimleri yazılarımıza göz gezdirebilir, hazırladığımız listelerden size en uygun isimlere karar verebilirsiniz.