Bebeğiniz için en iyi besin anne sütüdür
bg

Modern Kız Bebek İsimleri

Modern Kız Bebek İsimleri

Bebeğinizi kucağınıza almaya hazırlanıyorsunuz ve çok heyecanlısınız.Peki bebeğinize isim buldunuz mu? Hala hangi ismi koyacağınıza karar veremediyseniz Modern Kız Bebek İsimleri listemizden  bebeğiniz için isim seçebilirsiniz. İşte sizin için Modern Kız Bebek İsimleri ve anlamları…

A Harfi

Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire.

Ajlan: Hızlı, çabuk, telaşlı kimse, Aclan.

Aksu: 1. Kayalardan sızan tatlı ve berrak su. 2. Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük.

Ala: 1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.

Alara: 1. Efsanevi su perisi. 2. Mitolojide bir yer adı. 3. Kırmızı süs.

Alçin: Kızıl renkli küçük bir kuş.

Alin: 1. Aydınlık, parıldayan. 2. Yüce, soylu.

Alisa: 1. Asil soydan olan. 2. Güzel.

Alkım: Gökkuşağı.

Almina: Kızıl, kırmızı renkler.

Alya: Yüksek yer, yükseklik, gök, sema.

Andaç: 1. Armağan. 2. Evlat, nesil. 3. Ün, şöhret. 4. Eş, denk.

Aram: Çölde bilinçli şekilde birileri tarafından konulan hedef, nişan.

Aren: Farsça:  Parlak renkteki kum tanesi. Hititçe:  Işık

Arı: 1. Temiz. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf. 3. Kutsal. 4. Günahsız. 5. Çiçeklerden bal yapan böcek. 6. Çalışkan.

Arın: 1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe, dağların, tepelerin yüzü.

Ariel: 1. Melek. 2. Dürüst, temiz, namuslu.

Armin: 1. Özgürlük ve barış yanlısı. 2. Asker, savaşçı. 3. Yüksek yer.

Arya: Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği şarkı.

Asel: Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan aselbent ağacının kabukları çizilerek elde edilen bir reçine. Bal.

Asrın: Çağdaş, bu asıra ait olan, asıra uygun olan.

Asya: 1. Doğu. 2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.

Ay: 1. Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. 2. Yılın on iki bölümünden her biri. 3. Güzel, parlak, nurlu.

Aybel: Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle farkedilen, seçilen.

Ayben: Yüzünde benleri olan güzel.

Ayçağ: Ay-çağ

Ayçin: 1. Bir bitki adı. 2. Dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını. 3. Ayçın, ay gibi, aya benzer.

Ayda: Dere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki.

Aydinç: Ay gibi dinç olan.

Aygen: 1. Dost, arkadaş. 2. Sevgili, yâr.

Ayışığı: Ayın ışığı, mehtap.

Aykal: Ay gibi parlak ve ışıklı kal anlamında kullanılan bir ad.

Aylan: Açıklık, alan, meydan.

Ayral: Benzerlerinden farklı olan.

Aysal: Ay gibi, aya benzeyen.

Aysar: Ayın etkisiyle huyunun değiştiği sanılan.

Ayşan: Ay gibi şanlı, görkemli, parlak olan.

Ayşıl: Ay gibi ışıklı, parlak.

Aytu: Aya benzeyen tuğlu.

Aytül: Mehtap.

 

B Harfi

Bade: Şarap, içki.

Balca: Bal gibi tatlı, sevimli olan.

Balın: Sevgili, sevilen.

Balkın: Parıldayan, parlak.

Bediz: 1. Süs, bezek, nakış. 2. Resim, heykel, şekil.

Behin: Bihin, en iyi, çok iyi, seçkin.

Belda: Adil genç kız ve dürüst genç kız.

Belgi: 1. Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan. 2. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik.

Beliz: İşaret, im, iz.

Benan: 1. Parmaklar, parmak uçları, 2. Parmakla gösterilen, ünlü, tanınmış.

Benay: Ay gibi parlak olan kız.

Beniz: Yüz rengi.

Bensu: Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, abıhayat.

Bercis: 1. Jüpiter gezegeni. 2. Çok süt veren deve.

Berçin: 1. Güçlü. 2. Perçin. 3. Bahçe, etrafı çevrilmiş tarla. 4. Sertleşmiş toprak, toprağı pek, katı olan arazi. 5.Toprak yığını. Taş yığını. 6. Toplayıcı

Beren: 1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.

Berfu: Kar tanesi.

Beria: Olgunluk ve güzelliğiyle akranlarından üstün olan sevgili, kadın.

Beril: Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat.

Berin: 1. En yüksek, çok yüce. 2. Soylu.

Berran: Keskin, kesici.

Berrin: Karada yaşayan.

Bige: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın.

Bigem: Bilgili, çok bilen, sevilen, el üstünde tutulan, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kişi.

Bilge: Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.

Bilgen: Bilgili, çok bilen.

Bilget: Havadis, malumat. Bilgiye götüren kimse.

Bilgi: Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.

Bilun: 1. Esir, tutsak. 2. Yarım Ay.

Binay: "Bin ay" " anlamında kullanılan bir ad.

Biniz: Binlerce iz.

Biray: Ay gibi tek, eşsiz.

Birce: Tek, eşsiz, biricik.

Birgen: Yalnızlığa alışmış.

Birim: "Bir tanem, sevdiğim, biriciğim" anlamında kullanılan bir ad.

Birsu: Biricik, tek yaşam kaynağı, hayatın anlamı.

Buğday: Tohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi.

Buğu: 1. Soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı. 2. Su buharı.

Burçak: Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.

Burçin: Geyik, dişi geyik.

 

C Harfi

Cana: `Ey sevgili` anlamında kullanılan bir seslenme sözü.

Canaş: Sevgili, dost, arkadaş.

Cansel: Özü taşkın olan kimse.

Cansın: Sevgi dolusun, sevilmeye değersin, dostsun, sevgilisin" anlamında kullanılan bir ad.

Cansun: "Kendini göster" anlamında kullanılan bir ad.

Cevza: İkizler burcu, gökyüzünün kuzey yarım küresinde görünen iki parlak yıldızlı burç.

Ceyla: 1. Ay, ay kadar güzel, Su Gibi Berrak Olan. 2. İnsanlığa atfedilmiş, bağışlanmış.

 

Ç Harfi

Çağıl: 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.

Çağın: Yıldırım, şimşek.

Çağnur: Çağın ışık saçan bireyi.

Çevren: Ufuk, göz erimi.

Çiçek: Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan, çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.

Çilek: Gülgillerden, sapları sürüngen, pembe kırmızı renkte meyvesi olan bir bitki.

Çilen: 1. Hafif yağan yağmur, çisenti. 2. Suyun derin olmayan yeri.

Çiler: Şarkı söyleyen, şakıyan, öten bülbül.

Çimen: Kendiliğinden yetişmiş çim.

Çise: İnce yağmur, çisenti.

Çisen: 1. Sisli ve kapalı havada ince ince yağan yağmur. 2. Çiy.

Çisil: İnce yağmur.

 

D Harfi

Dalya: Yıldız çiçeği.

Daniş: Bilgi, bilim.

Defne: Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.

Delal: İnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.

Demet: Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam. Bitki veya çiçek destesi.

Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.

Deren: Derleyen, toplayan.

Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.

Desen: Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerine yapılan çizim.

Deste: Demet, tutam, bağlam.

Devin: 1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.

Devrim: Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.

Diba: Bir tür süslü ipek kumaş.

Dide: 1. Göz, göz bebeği. 2. Gözcü.

Didem: Çok sevdiğim, gözüm kadar sevdiğim, yarim.

Dilara: Gönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.

Dilay: Gönlü aydınlatan ay gibi güzel.

Dilde: Ünü bir tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse.

Dilege: Güzel ve düzgün konuşan.

Dilge: Güzel konuşan, hoşsohbet kimse.

Dilhan: Gönülden söyleyen, içten konuşan kimse.

Dilmen: Dil bilen, güzel söz söyleyen.

Dilnişin: Gönülde yer tutan, hoş, güzel.

Doğa: 1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.

Doğay: Ey ay, artık doğ, kendini göster anlamında kullanılan bir ad.

Dora: 1. Dağ doruğu. 2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. 3. En yüksek yer, uç.

Duru: Bulanık olmayan, temiz, berrak, saf.

Duygun: Duygulu, hassas.

Dünya: Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yeryüzü.

Düş: Rüya.

 

E Harfi

Ece: 1. Kraliçe. 2. Güzel kadın. 3. Büyük kardeş. 4. Ana.

Ecem: Kraliçem.

Ecer: Yeni, güzel, iyi.

Ecrin: Bedel. Karşılık, mükafat.

Eda: Naz, işve.

Efser: Taç.

Eftelya: Çiçek, ağaç çiçeği, çiçek açma, çiçeklenme.

Ekim: 1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.

Ekin: 1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.

Ela: Gözde sarıya çalan kestane rengi.

Elçin: 1. Deste, tutam. 2. Daha çok yaz gecelerinde öten bir böcek türü, ağustos böceği. 3. Bulmaca, bilmece.

Eldem: 1. Yumuşak başlı, uyumlu. 2. Cana yakın.

Elgin: Garip, yabancı, gurbette yaşayan.

Elife: 1. İstenilen, alışılan şey. 2. Alışılmış, alışkın.

Elis: Güzel kokan bir çiçek.

Eliz: 1. Emir Veren Prenses, Cennetteki En Büyük Meyva Ağacı. 2. Bir Şeye Duyulan İçsel Eğilim; Birinden Yerine Getirilmesi İstenilen Şey. 3. Sıçrama. 4. Çifte, tekme. 5. El izi

Elvin: 1. Cennet çiceği, gökkuşağının her bir tayfına verilen isim. 2. Sıcak

Enginiz: İz bırakacak kadar değerli insan.

Esen: Sağlıklı, sağlam, rahat.

Esim: Rüzgârın esişi.

Esin: 1. Esinti, rüzgâr, sabah rüzgârı. 2. Etkilenme, çağrışım veya içe doğma ile akla gelen yaratıcı duygu, ilham.

Evin: 1. Bir şeyin içindeki öz, cevher. 2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü. 3. Çok taneli başak. 4. Tohum, tane.

Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.

Eylem: Bir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.

 

F Harfi

Ferah: 1. Ar. Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. 2. Far. Açık, aydınlık.

Feray: Ay ışığı, ayın parlaklığı.

Ferda: 1. Yarın. 2. Gelecek zaman. 3. Öbür dünya, ahiret.

Feri: 1.Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. 2.İkinci dereceden.

Ferve: 1. Kürk.2. Zenginlik, servet.

Feyza: 1. Bolluk, çokluk. 2. Coşma, taşma.

Fulya: Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki, zerrin.

Funda: Kurak yerlerde yetişen çalı türünden bir ağaççık.

 

G Harfi

Gaye: Amaç, erek, hedef.

Gazal: Ceylan.

Gazel: 1. Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2.Türk müziğinde, belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.

Gece: Genellikle saat 22.00'den itibaren gün ağarıncaya kadar geçen süre, tün, şeb.

Göğem: 1. Yeşile çalar mor renk. 2. Bir çeşit yabani ekşi erik. 3. Yapraklanmış ekin.

Gök: 1. Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk. 2. Mavi renk.

Gökben: Özü genç olan kimse.

Gökçe: 1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.

Göksel: Gökle ilgili, semavi.

Göksu: 1. Gökten inen su.2. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adı.

Göksun: "Yüksel, yücel" anlamında kullanılan bir ad.

Gözen: İlgi çekici, samimi, sulak yer, pınar.

Güher: 1. Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.

Gülen: Gülümseyen, güler yüzlü.

Güler: Gülen, gülümseyen kimse.

Günce: Günlük, günlük yazılan anı.

Güner: Tan vakti.

Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.

Güz: Sonbahar.

Güzel: Hoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.

Güzin: Seçilmiş, seçkin, beğenilmiş.

 

H Harfi

Hale: Bazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire, ayla.

Hare: Cam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.

Hayal: 1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge.

Hayat: 1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.

Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.

Hazan: Güz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar.

Hazel: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.

Haziran: 1. Yılın altıncı ayı. 2. Doğru yolu arama, bulma. 3. Sır, görünmeyen, saklanmış, giz, gizli.

Hece: 1. Bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği. 2. Afrika kıtasında bir nehir.

Helin: İngilizce:  Işık. Yunanca:  Parlayan ışık. Latince:  Dünyanın en güzel kadın. Kürtçe:  Yuva, kuş yuvası.

Heves: 1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek.

Hevin: Aşk, sevda.

 

I Harfi

Ildır: 1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. 3. Ege denizi kıyısında Karaburun Yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy.

Ildız: 1. Yıldız. 2. Gün dönümünden on gün önceki gün.

Ilgım: 1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Göz erimi, ufuk.

Ilgın: 1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaççık. 2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce. 8. Konya'nın bir ilçesi.

Ilgıt: Yavaş ve hafif esen rüzgar.

Iraz: Boyun eğen, kabul eden, rıza gösteren.

Irmak: Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.

Işık: 1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.

Işıl: Işıldayan, parlayan.

Işıltı: Parlaklık, aydınlık.

Işın: Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne dağılıp giden ışık demeti.

Işıt: "Aydınlat, ışık saç, parlaklık ver" anlamında kullanılan bir ad.

Işkın: Filiz, sürgün.

Itır: 1. Güzel koku. 2. Itır çiçeği.

 

İ Harfi

İçim: Hoş, güzel.

İdil: 1. Volga Nehri'ne Türklerin verdiği isim. 2. Aşkla ilgili olup köy ve kır yaşayışını anlatan kısa şiir veya yazı. 3. Yun. İçten ve saf aşk.

İklim: 1. Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. 2. Ülke, diyar. 3. Çevre, ortam.

İlayda: Su perisi.

İldeniz: Ülkenin denizi.

İlgi: İki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki.

İlkay: Ayın hilal durumu, yeni ay.

İlke: 1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.

İlkim: İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.

İlkin: İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.

İlkiz: İkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı.

İlköz: Özden doğmuş ilk kişi, birinci.

İmer: Çok zengin, varlıklı.

İmge: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal.

İnci: İstiridye gibi kimi kavkılı deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.

İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtırak çiçekleri.

İpek: 1. Bir tür böceğin ördüğü kozadan elde edilen ve kumaş yapımında kullanılan ince parlak tel ve bundan yapılan kumaş. 2. Zarif, kibar, ince.

İris: 1. Mitolojide geçen, Tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi olarak bilinen kızın adı. 2. Çiçek adı. 3. Gözün bir tabakası.

İzel: İz bırakan bir ele sahip olan kimse.

İzem: Büyüklük, ululuk.

 

J Harfi

Jale: Çiy.

Janset: Gün doğumu.

Jülide: Karmakarışık, dağınık, birbirine girmiş.

 

K Harfi

Kamer: Ay.

Karaca: 1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.

Kayla: 1. Pür, saf, katıksız. 2. Kötülükten uzak. 3. Masum.

Kayra: Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.

Kiraz: Gülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.

Kuğu: Yabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.

Kumru: Güvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.

Kumsal: Göl ve deniz kıyılarında bulunan kum taneciklerinden oluşan alanın ismi.

Kutseli: Uğur, mutluluk seli.

Laden: 1. Lâdengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus). 2. Eskimiş Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık.

 

L Harfi

Lal: Parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan değerli bir taş.

Lara: Bir Ortodoks azizesinin adı olan Larissa'nın Rusça kısa biçimidir.

Lavin: İsveçce:  Çığ ve heyelan. Kürtçe:  Güzel.

Lebriz: Ağzına dek dolu, taşan.

Lena: İbranice:  Magdalalı Kadın. Arapça:  Bizim için, bizden biri, insan. Yunanca:  Günışığı, ayışığı.

Leylan: Serap, yalgın.

Leylifer: Gece ışığı.

Lila: Leylakrengi.

Lina: Arapçada "hurma fidanı" anlamına gelen sözcük.

Loya: Türkçe:  1. Ulaşılmak istenilen en yüce amaç. 2. Büyük. 3. Muhteşem, mükemmel. Lazca:  Tatlı kız.

 

M Harfi

Mana: Anlam.

Maral: Geyik, ceylan.

Masal: Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür.

Mavi: Gökyüzünün rengi.

Maya: 1. Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.

Mayıs: Yılın beşinci ayı.

Melina: Yun Melania adının Ermenice geleneksel karşılığı olan isim.

Melis: 1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.

Melisa: 1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.

Melodi: Belli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.

Mengü: Ölümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş.

Mercan: 1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan. 2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde. 3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.

Meriç: Kuş iskeleti.

Merih: 1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.

Mevsim: Yılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri.

Meyra: Parlayan, parıldayan ışık.

Mısra: Bir şiiri oluşturan dizelerden her biri.

Mimoza: Sarı, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, yaprakları akasya yaprağına benzeyen bir süs bitkisi.

Mina: 1. Billur, şeffaf.2. Şarap şişesi. 3. Mine. 4. Gökyüzü. 5. Ar. Liman.

Mine: 1. Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. 2. İnce ve parlak nakış. 3. Çiçekleri başak durumunda, alacalı, mavi veya menekşe renginde, ıtırlı bir bitki.

Minel: Cennetteki inci tanesi.

Mira: 1. Kuyruklu yıldız. 2. Emir veren komutan.

Miray: Ay gibi ışık saçan bey.

 

N Harfi

Nağme: Güzel ve uyumlu ses, ezgi.

Name: 1. Mektup. 2. Aşk mektubu. 3. Kitap, dergi.

Narin: İnce yapılı, zarif.

Naz: Kendini beğendirmek için yapılan davranış, cilve.

Nefes: Soluk.

Nehir: 1. Akarsu, ırmak. 2. Çok, bol, fazla.

Neval: 1. Talih, kader. 2. Bağış, ihsan.

Neyir: Nurlu.

Nil: 1. Mavi, lacivert. 2. Mısır’dan geçip Akdeniz’e dökülen nehir.

Nisan: Yılın dördüncü ayı.

Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.

 

O Harfi

Okyanus: Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz.

Olca: 1. Ganimet. 2. Kadın esir. 3. Bolluk, bereket.

Ongu: 1. Gönül rahatlığı, mutluluk, sağlık. 2. Bayındırlık, gelişmişlik.

Orkide: Salepgillerden, doğada, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla camekânlarda da yetiştirilen, birtakım bitki türlerinin ortak adı.

Otay: Ateş renginde ay.

Oylum: 1.İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. 2.Hacim. 3.Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı.

 

Ö Harfi

Ödül: 1. Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. 2. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan.

Ömür: Yaşama, yaşayış, hayat.

Önay: Ocak ayında doğan.

Öney: Önde olan, önde gelen, üstün.

Ören: 1. Eski yapı veya kent kalıntısı. 2. Kent, şehir. 3. Köy. 4. Bitek ova. 5. Ormanlık yer.

Övgü: Birini veya bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı.

Övgül: Övülmeye değer, nitelikli kimse.

Övgün: Övülmeye değer, nitelikli kimse.

Övül: "Başarılarınla, iyi niteliklerinle kendini beğendir, övgü kazan" anlamında kullanılan bir ad.

Övün: "Başarılarınla, iyi niteliklerinle kendini yücelt" anlamında kullanılan bir ad.

Öykü: 1. Ayrıntılarıyla anlatılan olay. 2. Hikâye

Özde: Bir kimsenin benliğinde, manevi varlığında olan.

Özen: 1. Bir işin elden geldiğince iyi olması için gösterilen çaba. 2. İçerlek, en içeride olan. 3. İlk söz. 4. Birbirine yakın iki dağın arasındaki uzaklık, ara. 5. Dere, ırmak.

Özgü: 1. Kutsal. 2. Özellikle birine veya bir şeye ait olan.

Özgün: 1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.

Özlem: Bir kimse veya bir şeye duyulan aşırı görme, kavuşma arzusu, hasret.

Özün: 1. Hakkıyla kazanılmış ün. 2. Şan.

P Harfi

Pamir: Orta Asya’da Tacikistan, Çin, Sincan Uygur Özerk sınırında bulunan lalenin ana vatanı olan ve Himalaya Dağlarının kuzey silsilelerini teşki eden sıra dağların adı.

Pamira: 1. İyilik bilme, minnettarlık. 2. Dünyanın en bol oksijen oranına sahip egzotik bir Orta Asya yaylasıdır.

Parla: "Işık saç, ışılda, ün kazan, tanın" anlamlarında kullanılan bir ad.

Parlar: Işık saçan, ışıldayan, aydınlık veren.

Payam: Badem.

Paye: 1. Aşama, rütbe, derece. 2. Basamak, merdiven basamağı. 3. İkizlerin bir yıldızı, Cevza burcu.

Payiz: 1. Güz, sonbahar. 2. Yaşlılık.

Pekay: Çok parlak, çok güzel.

Pekşen: Şen, neşeli, mutlu kimse.

Pelit: Çınar, meşe vb. ağaçların meyvesi.

Pera: Uzak.

Perçem: 1. Kâkül. 2. Yele. 3. Mızrak, bayrak gibi şeylerin başlarına konan püskül.

Peren: Ülker yıldızı.

Peri: 1. Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel dişi varlık. 2. Çok güzel, çok alımlı kadın.

Pırıl: 1. Çok parlak, çok ışıklı.2. Çok temiz 3. Eksiksiz.

Pırıltı: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık.

Pinhan: Gizli, saklı.

Piyale: Kadeh, şarap bardağı.

Polen: Çiçek tozu.

Püren: 1. Kimi ağaçlarda, yapraklardan ayrı olarak süren ince yaprak. 2. Çalılık ve sık otlu yerler. 3. Sarı, kırmızı çiçek açan ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir tür ot. 4. Meşe ağacı filizi.

 

R Harfi

Rana: Güzel, göze hoş görünen.

Renan: Çok ses çıkaran, çınlayan, inleyip duran.

Rengin: 1. Renkli, parlak renkli. 2. Güzel, hoş. 3. Süslü.

Rüçhan: 1. Üstünlük, üstün olma. 2. Üstün tutma.

Rüya: 1. Düş. 2. Hayal, umut.

Rüzgar: 1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.

 

S Harfi

Saba: 1. Gün doğusundan esen hafif rüzgâr. 2. Musikide bir makam.

Safir: Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut.

Sahil: Deniz, nehir, göl kıyısı.

Sahra: Kır, ova, çöl.

Salkan: Güçlülüğün simgesi olarak yiğit, cesur.

Salkım: 1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. 2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu. 3. Akasya.

Sanay: Ay gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.

Sara: Halis, katkısız, temiz.

Sare: 1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.

Sebla: Uzun kirpikli göz.

Seçil: "Benzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör" anlamında kullanılan bir ad.

Sedef: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde.

Seden: Uyanık, tetikte, gözü açık olan.

Selda: Bir söğüt cinsi.

Selen: 1. Müjde.2. Varlık, bolluk.

Selis: Akıcı.

Selmin: Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.

Semin: Çok değerli.

Serdil: Gönlü yüce olan kimse.

Seren: 1. Seren, yayan, döşeyen.2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder.

Serin: 1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.

Ses: Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün.

Sevi: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk.

Sezal: Sezgili kimse.

Sezan: "Sezerek an, hatırla" anlamında kullanılan bir ad.

Sezay: "Güzeli sez, tanı" anlamında kullanılan bir ad.

Sezek: Duygulu, hassas, anlayışlı.

Sezen: Duyan, hisseden, anlayan, sezgili.

Sezin: Sezme, duyma, anlama.

Sırma: 1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Sarı ve güzel saç.

Sim: l. Gümüş. 2. Gümüş para. 3. Gümüş gibi parlak ve beyaz.

Sima: 1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip.

Simay: Gümüş gibi parlak güzel.

Simin: Gümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı.

Simla: Gümüş.

Siren: Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.

Sonat: Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.

Sonay: Son çocuk.

Sözen: Güzel konuşan, söylev veren, hatip

Su: Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.

Sude: 1. Sürülmüş. 2. Boyanmış, sürmeli.

Sumru: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı.

Sunar: "Saygılı bir biçimde verir, takdim eder" anlamında kullanılan bir ad.

Sunu: 1. Armağan, hediye. 2. Sunulan, takdim edilen şey. 3. Geline verilen armağan.

 

Ş Harfi

Şan: Ün, nam, şöhret.

Şans: Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek.

Şebnur: Gecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı.

Şen: Neşeli, sevinçli.

Şeniz: Mutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.

Şiir: 1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi. 2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.

Şimal: Kuzey.

Şirin: Tatlı, sevimli, cana yakın.

Şölen: Bir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı.

Şule: Alev, ateş alevi.

 

T Harfi

Talia: Talih, şans, kısmet.

Tanem: 1. Ay ışığı, Mehtap, Aydınlık. 2. Benim tanem, birtanem.

Tılsım: Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç.

Tomris: Peçenek Türklerinden bir kadın kahraman. Tarihte, Pers Kralı II. Keyhusrev’le savaşmış olan Massagetlerin ünlü kraliçesi. “Tomur veya temir, demir” kelimeleriyle ilgi kuranlar vardır.

Tuana: Cennet bahçelerine düşen yağmur.

Tulu: Doğma, doğuş.

Turna: Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş.

Tusem: Cennette esen ılık rüzgar.

Tutam: 1. Yaşam. 2. Ruh. 3. Güç. 4. Dirlik. 5. Birey, kişi. 6. Bir miktar.

Tutku: 1. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras.2. Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.

Türkü: Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk.

Tüzün: Yumuşak huylu, sakin, soylu, asil kimse.

 

U Harfi

Ulunay: Değerli, saygın, erdemli kimse.

Umar: Çare, çıkar yol,

Umay: 1. Orhun Yazıtları´nda geçen, çocukları ve hayvan yavrularını koruduğuna inanılan kadın Tanrı. 2. Devlet kuşu.

Umman: Ulu, büyük, engin deniz, okyanus.

Umut: Ümit.

 

Ü Harfi

Ülfet: Alışma, tanışma, görüşme.

Ülger: 1. Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. 2. Vecize.

Ülkem: "Yurdum, vatanım" anlamında kullanılan bir ad.

Ülkü: Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal.

Ünsel: Çok ünlü, çok meşhur.

 

V Harfi

Vedia: Saklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan eşya, inam, emanet.

Venüs: Merkür’den sonra Güneş’e en yakın olan gezegen, Çoban Yıldızı.

Vera: 1. Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. 2. Halk, mahluk, alem, kainat.

Verda: Gül.

Vuslat: 1. Ulaşma, yetişme. 2. Kavuşma, sevgiliye kavuşma.

 

Y Harfi

Yar: 1. Sevilen, sevgili. 2. Dost, arkadaş. 3. Yardım eden, destekleyen.

Yaren: Arkadaş, yakın dost.

Yaşam: Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.

Yaz: İlkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsim.

Yosun: Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı.

Yudum: Sıvı içiminde ağza alınan miktar

 

Z Harfi

Zambak: Zambakgillerden, güzel ve iri çiçekli, çok yıllık bir süs bitkisi, top zambak.

Zeren: Anlayışlı, kavrayışlı, zeki.

Zeria: Vesile, bahane, sebep, fırsat.

Zişan: 1. Canlı. 2. Onurlu, şerefli. 3. Bir tür lale.

Zülal: Saf tatlı su.

Zümra: 1. Güzel. 2. İyi ahlaklı. 3. Cesur, yiğit, yürekli. 4. Zeki ve bilgili kadın.

Zühre: Çoban yıldızı.

Kız bebek isimleri ararken en güzel ve içinize en çok sinen kız isimlerini bulmak istiyorsunuz. Farklı ve popüler kız bebek isimleri arasından seçim yapmak istiyorsanız sizler için alfabetik sırayla hazırladığımız Kız Bebek İsimleri listemize de tıklayabilirsiniz.